KİM KİMDİR FİRMA REHBERİ Hemen Üye Ol Üye Girşi
Uye Girişi
Giriş
Beni Hatırla
Yeni Üye Kayıt
Haber sitemizin aktivitelerinden yararlanmak için üyelik başvuru yapın.
Hemen Üye Olun
Uye Hizmetleri
 
29 Ekim 2025 Çarşamba
°C
Hakim Bayraktar
bingolonline@hotmail.com

'Hepimiz'in Kim Olduğunu Anlamadık!

17 EKİM 2025 CUMA 17:11
35
2035
10
AA aa

Sosyal medyada şöyle bir paylaşıma denk geldim:

Belçika'da düğün konvoyu ile trafiği aksatan 18 Türk vatandaşına 5 yıl boyunca trafikten men ve 2000 Euro para cezası verilmiş. 6 araca da el konulmuş.

Davaya bakan hakimin sözleri ise tam bir insanlık dersi:

“Sadece trafik sıkışıklığına neden olmakla kalmıyorsunuz, aynı zamanda diğer sürücülerin sinirlenmesine yol açıyorsunuz.

Davranışınız agresifliğe ve sonucunda ırkçılığın artmasına neden oluyor.

Zaten yeterince ırkçı var, buna karşı durmanız gerekiyor.

Eğer bir parti yapmak istiyorsanız, kafanıza kova bile geçirebilirsiniz; ancak yolları amaç dışı kullanmanıza izin veremeyiz.

Yaptığınızın diktatöryel bir tarafı var. Yollar hepimize ait ve kimse kendi malı gibi kullanamaz.

Yolu tıkarken o esnada hastaneye yetişmeye çalışan birinin vaktini çalmış olabileceğinizi düşündünüz mü?

E17, Avrupa'daki en kalabalık otobanlardan biri. Sizin dans edebileceğiniz bir yer değil.”

Bu cümleleri okuyunca, gözümün önüne Bingöl sokakları geldi.

Gece yarısı, korna sesleriyle inleyen caddeler…

Arabadan sarkanlar, camdan bağıranlar, ellerinde bayraklarla yolu kapatanlar…

Evinde yaşlısı, hastası, bebeği olan kimseyi umursamadan hareket eden bir kalabalık.

Böyle bir manzarayı görünce insan üzülmeden edemiyor.

Çünkü mesele sadece bir düğün konvoyu değil; bir toplumun ortak yaşam bilincini kaybetmesi.

Üstelik, biri çıkıp “Lütfen bu kadar gürültü yapmayın” dese, hemen suçlu o olur.

Yanıt da hazırdır:

“Ne var yani, insanlar hayatlarında bir defa evleniyor, eğlenmesinler mi?”

Evet, bir defa evleniyor olabilirler ama o anda başkasının hakkını çiğniyor, huzurunu gasp ediyor, ortak alanı işgal ediyorlar.

Ve maalesef bizde eğlenmek, ölçüsüzlüğün bahanesi; özgürlük, saygısızlığın kılıfı haline geldi.

Kural hatırlatan küçümseniyor, kural çiğneyen alkışlanıyor.

Üstelik bu tablo yalnızca burada değil, gurbette de karşımıza çıkıyor.

Yaşadığı Batı ülkesinin kurallarına uymak yerine, “Bizim orada böyle yapıyoruz” diyerek trafiği kilitleyen, kornaları basılı tutan, yolları düğün salonuna çeviren bir anlayış…

Ne yazık ki, gittiği ülkenin düzenini bozmaktan da çekinmiyor.

Ama aynı insanlar, o ülkelerde kuralların gerçekten uygulandığını bildiği için orada bu kadar rahat davranamıyor.

Çünkü orada yasa, telefonla aranan bir tanıdığın insafına değil, bağımsız bir otoriteye dayanıyor.

Orada kimse “Bu seferlik görmezden gelin” diyemiyor; çünkü sistem, kişiye değil ilkeye bağlı çalışıyor.

Bingöl'de defalarca yaşandı bu sahneler.

Gece yarısı uyandırılan insanlar, tıkanan yollar, sabrı taşan sürücüler…

Basına yansıyan onlarca haber oldu; ama ne valilikten ses çıktı, ne emniyetten.

Çünkü herkes biliyor:

Birini uyarsan, hemen birileri devreye girer. “Bu seferlik görmezden gelin” denir.

Valilik, emniyet, hatta bazen siyasetçiler…

Herkes birbirine bakar; hukuk, bir telefonun ucunda bükülür.

Ama bu zihniyet sadece trafikte karşımıza çıkmıyor.

Bir esnafın dükkânının önüne park etmek istersiniz, hemen bir ses yükselir:

“Burası dükkân önü kardeşim, kapatma!”

İtiraz edersiniz, cevap yine tipik bir cehalet örneği:

“Vergimi veriyorum!”

Tamam da, vergini veriyorsun da; kapının önünü, kaldırımı, kamusal alanı işgal etmek için belediyeye bir bedel ödüyor musun?

Hayır.

Vergi, kamusal alanı özel mülk gibi kullanma hakkı vermez.

Kira dükkânın içini kapsar; kaldırım senin değil, hepimizin.

Ama işte bizde “vergi veriyorum” sözü, her türlü keyfiliğin bahanesi olmuş durumda.

Vergi, vicdan yerine geçmez; hukuk, kişisel rahatlığın zırhı değildir.

Her yönümüz sorunlu.

Korna çalarak eğleneni de, kaldırımı masa sandalye ile kaplayanı da aynı hastalık besliyor:

“Bana dokunmasın, gerisi ne olursa olsun.”

Bu düşünce, sessizce büyüyen bir toplumsal çürümenin özeti.

Kuralı hatırlatmak ayıp, kuralı çiğnemek meziyet sayılıyor.

Şehrin, toplumun ve kamunun düzenini bozan benzer örnekleri çoğaltabiliriz!

Ama unutmamalıyız:

Hak, hukuk ve adalet siyasetin gölgesinden, kişisel menfaatin prangasından kurtulmadıkça ne bu ülke düzelir ne de bu toplum huzur bulur.

Belçika'daki hâkimin o sözü hâlâ kulaklarımda çınlıyor:

“Yollar hepimize ait.”

Ama biz hâlâ “hepimiz”in kim olduğunu anlamadık. Ve anlamadığımız sürece, sadece yolları değil, birbirimizi de tıkamaya devam edeceğiz.

 

YORUM YAZIN
Profiliniz ziyaretci statüsünde görünüyor. Yorumlarınız aşağıdaki isimle yayınlanacaktır
Değiştir
Dilerseniz web sitemize üye olarak daha özgün bir profil oluşturabilir ve yorumlarınızı hesabınızdan takip edebilirsiniz
Kodu Girin
Yapacağınız yorumların şiddet ve hakaret içermemesine lütfen dikkat edin. Aksi taktirde yorumlarınız onaylanmayacaktır. Gönder
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116452)
20 Ekim 2025 Pazartesi 17:52
Kent meydanı ile kıyaslamak tamamen yazı ile ilgili bir durum kamusal alanda bir inşaat var kentin göbeği şantiye alanı ne zaman biteceğini bilen yok soran var mı o da yok. Korna kadar önemli insanlar 2 yıldır kaldırım yerine yolda yürüyor. Bu sorun kamusal değil mi. Arabalar arasında zikzak çizerek yol bulmaya çalışıyor bu sorun değil mi.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116436)
20 Ekim 2025 Pazartesi 09:23
Tebrik ederim. Çok güzel bir Bingöl'ü tarif etmişsiniz. Yaya kaldırımları kahvecilere tahsis edilmiş durumda,beşyol denilen yerde bir aile kaldırımdan yürüyemez, çünkü orası kahvehaneye tahsis edilmiş. Belediye zaten zaten yok, trafik zaten yok. Kanun desen buraya yok. Tek geçerli kanun dağ kanunları var bu memlekette.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116445)
20 Ekim 2025 Pazartesi 13:09
@Misafir Kullanıcı bırakın kaldırımları artık yollar bile işgal halinde...ve bu konuda şikayetler yapılmasına rağmen vatandaş işgal edilmiş çarşıyı esnafın müsaade ettiği kadar kullanabiliyor.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116435)
19 Ekim 2025 Pazar 21:06
Örneğin korna kadar önemli iki yıldır şehrin göbeğinde enkaz halinde bulunan kent meydanı niye açılmıyor diye başlık atsanız.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116442)
20 Ekim 2025 Pazartesi 10:10
@Misafir Kullanıcı Bu konuyu getirip kent meydanıyla kıyaslamanız tamda yazının içindeki toplumsal duyarsızlığın tanımı.... Ne alaka...
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116432)
19 Ekim 2025 Pazar 13:08
tebrik ediyorum duygularımıza tercüman olmuşsunuz.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116418)
17 Ekim 2025 Cuma 18:46
Daha birgün hukuksuzluktan ya da başkasına yapılan bir hukuksuzluğa karşı bir yazınızı görmedim. Bu yazınızı da zülfü yare dokunmayan bir yönden ele almışsınız. Samimiyete davet ediyorum sizi.
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116416)
17 Ekim 2025 Cuma 18:12
Hocam zaten dikkat ettim ülkede bir tek Bingöl halkının yüzü gülüyor onu da çok görmeyin. Biraz da kalemini mazlum ve mağdur bırakılan ama yine de insan olmayı diğer milletlere öğreten kendi halkının dik duruşundan taraf kullansan ya....
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116454)
20 Ekim 2025 Pazartesi 19:59
@Misafir Kullanıcı Kurtuluş savaşındaki ve darbe anayasasına karşı dik duruşu, maneviyati, komşuluğu, misafirperverliği. Batıda bunun zerresini görebilir misiniz?
Misafir Kullanıcı (@Misafir_116440)
20 Ekim 2025 Pazartesi 10:06
@Misafir Kullanıcı Sadece adı yazmak olsun diye yazılmış yorum. Altı boş. Diper milletlere insan olmayı öğreten bir halk demişsiniz. Bingöl halkı için bunu biraz örnekleyebilirmisiniz.....
Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir
©Copyright 2017
Haberler, Fotoğraf Galerisi, Video Galerisi, Köşe Yazıları ve daha fazlası için arama yapın