Türk Eğitim-Sen Bingöl Şube Başkanı Sedat Dursun, 24 Eylül tarihinde yapacakları iş bırakma eylemine ilişkin yaptığı açıklamada: “Bilindiği gibi okullarda yöneticiler birer birer tasfiye ediliyor. Bilgisi, birikimi, ödülleri ve başarıları ile adından söz ettiren, okulu TEOG'da, üniversite sınavlarında başarılı olan, öğrenciler, öğretmenler ve veliler tarafından takdirle karşılanan, canını dişine katarak okulunu zirveye taşıyan okul müdürlerinin sırf siyasi iktidarın kapı kulu olmadıkları için, sırf MEB yetkilileri istemediği için görevlerine son verildi. Onların yerine masa başı ilişkileri, akrabalık, dostluk, yandaş sendika, siyaset ilişkileri güçlü olanlar görevlendiriliyor” dedi.
Şube Müdürlerinin durumuna da değinen Dursun: “Milli eğitimde her alanda yaşanan kadrolaşmadan şube müdürleri de nasibini almıştır. Mülakatla şube müdürü yapılan iktidara bağımlı kişiler, kariyer, emek, alın teri, liyakat göz ardı edilmiştir. Konu, yargıya taşınmış ve başarı sıralamasının tek başına sözlü sınav sonuçlarına göre oluşturulması hukuka aykırı bulunarak, söz konusu yönetmeliğin yürütmesi durdurulmuştur. Ancak MEB hukuksuzluklarına devam ederek, sözlü sınava dayalı şube müdürlüğü atamalarını iptal etmemiştir. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen olarak hukuku hiçe sayan MEB Müsteşarı hakkında suç duyusunda bulunduk” ifadelerine yer verdi.
“EĞİTİM ÇALIŞANLARI MAĞDUR EDİLİYOR”
Eğitim çalışanlarının angarya görevlerle mağdur edildiğini savunan Dursun: “Öğretmenlerin nöbet hizmeti bulunmaktadır. Ancak asıl işi eğitim hizmeti olan öğretmenler, sorumluluğu çok geniş olan nöbet hizmetinin karşılığı olarak ek bir ücret alamamaktadır. Bu durum hem iç hukuka ve uluslararası mevzuata hem de hakkaniyet anlayışına aykırıdır” dedi.
Eğitim çalışanlarının 2014 yılında enflasyon farkını alamadıkları ifade eden Dursun: “Aile ve çocuk yardımlarına artış yapılmamış, ek ders ücretleri yerinde saymıştır. Kısacası 2014 ve 2015 yılları öğretmenler, akademisyenler, hizmetliler, memurlar, teknisyenler, üniversite çalışanları v.b. eğitim çalışanları için kayıp yıllardır” ifadelerini kullandı.
“MODERN KÖLELİK YAYGINLAŞTIRILDI”
4/C statüsünde modern köleliğin yaygınlaştırıldığını da ifade eden Dursun: “Bu uygulama çalışma hayatının en rezil uygulamasıdır. Özelleştirme mağduru olan çalışanların, işten çıkarılmalarının ardından önlerine konulan seçenek, ya işsizlik ya da karın tokluğuna, güvencesiz bir şekilde çalıştırılmak olmuştur. Ölümü görünce sıtmaya razı olan yani işsiz kalmaktansa, bu koşullarda çalışmayı kabul edenler bugün sömürülmektedir. 23 bin 4/C'li çalışan vardır. Bu insanları kadroya geçirmek atla deve değildir. Bazı kesimler her ne kadar 4/C'lileri kadroya geçirmeyi popülist bir yaklaşım olarak görseler de, bu doğru değildir. Bu insanlara daha önceden verilmiş kadro sözü vardır.Toplu sözleşme sürecinde ve sonrasındaki Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantılarında 4/C'li çalışanların kadroya geçirilmesine ve statülerinin iyileştirilmesine yönelik çalışmaların yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Tüm bunlara rağmen hala bu insanlar yok sayılıyorsa, bu anlayışa yuh olsun!” şeklinde sitem etti.