Bağımsız Denetçi Bayram Keskin, siyasi aktörlerin vaatleri arasında yer alan ‘asgari ücret zammı'na yönelik değerlendirmede bulundu.
Asgari ücretin bu şartlarda Bin 500 olamayacağını vurgulayan Keskin, “ Seçimin sathı mailine girilen bugünlerde, özellikle siyasi partilerin vaatleri arasında en ilgi çekenlerden biri de asgari ücret artışı ile ilgili olanıdır. Halen, Bingöl gibi kalkınmada öncelikli yörelerde uygulanmakta olan 6486 sayılı sigorta primi işveren teşviki ile ilgili yasa 31 Aralık 2018 tarihine kadar uygulanmaya devam edecektir.10 kişi ve üzeri istihdam sağlayanlara 6 puanlık prim indirimi teşviki sağlanmaktadır. Bu teşvik tutarının kişi başına aylık miktarı da 76,41 TL'dir” dedi.
“ASGARİ ÜCRET ARTARSA İŞTEN ÇIKARTMALAR ARTAR”
2015 yılında yaşanan durgunluktan özel sektörün yeterince etkilendiğini kaydeden Keskin, “Hatta ciddi bir krizi de beraberinde getirmiştir. Şu anda yaşanan belirsizlikte kısmen 1 Kasım'a odaklanmış durumdadır. Uzun yaz aylarında yaşanan durgunluğun etkilerini 1 Kasım ‘da oluşabilecek tabloya göre analiz etmek daha sağlıklı olabilir. Asgari ücretin artırılması işgücü piyasası (emek yoğunluklu) için iyi bir vaat olabilir ancak, vergi ve SGK yükü hesaba katıldığında işverenlerin bu yükü kaldırmaları şimdilik mümkün görünmemektedir” ifadelerine yer verdi.
ASGARİ ÜCRETİN İŞVERENE MALİYETİ
Hâlihazırda Bin 273,50 TL olan asgari ücretin işverene maliyetinin SGK payı ile birlikte Bin 560,04 TL olduğunu anımsatan Keskin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bunun Bin TL'si aylık ücret, geri kalan 560,04 TL'si de SGK primi ve vergilerdir. Ücretin yüzde 56'sı prim ve vergilere giderken, zor piyasa şartlarında işverenlere yeni yük getirmek, bir taraf için fayda olabilir ancak, bir diğer taraf için de adeta bir felaket olabilmektedir.
ASGARİ ÜCRET 1.500 TL OLUNCA NE OLUR?
Vaat edilen Bin 500 TL ücretin işverene maliyeti yaklaşık olarak 2 Bin 570,25 TL'dir. Bunun; Bin 500 TL'si ücret, geri kalan Bin 070,25 TL'si de SGK ve vergilere gidiyor. Vaat etmek kolaydır ancak, vaat edilenin muhataplara getirebileceği külfet nedense hesap edilmemektedir. Kıt kanaat geçinmeye çalışan özel sektörün bu yükün altından kalkması bu şartlarda oldukça zordur. Bunun yapılabilmesi için ya prim oranları aşağı çekilecek ya da yeni bir teşvik paketinin devreye alınması ile ancak mümkün olabilecektir.”
