Evlilikte çatışlma olabilir ama…

Bingöl Rehberlik ve Araştırma Merkezi ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü iş birliği ile Sosyal Dayanışama ve Yardımlaşma Vakfına bağlı Aile Destek Eğitim Merkezi'nde (ADEM) evlilik çatışmasına sebep olan faktörler ve çözüm yolları ile ilgili aile eğitimi programı semineri düzenlendi. Eğitim, Rehberlik Hizmetleri Bölüm Başkanı Rehber Öğretmen Mahsum Avcı tarafından verildi.

“TARTIŞMA SONRASI TATLIYA BAĞLAMAK ÖNEMLİ”

En başarılı mutlu ailelerde bile zaman zaman çatışmaların yaşanabileceğine dikkat çeken Avcı: “Her evlilik ilişkisinde çatışma, tartışma ve ardından çözüm bulma süreci, ilişkinin doğasında yer alır ve sürekli tekrarlanır. Çiftin evlilik ilişkisinin yolunda gitmesini sağlayan faktör ise evliliklerinde tartışma ve çatışma yaşamıyor olmaları değil, yaşadıkları tartışmaları tatlıya bağlayabilmeleri ve çatışmalarını çözebilecek beceriye sahip olabilmeleridir. Aksi takdirde aile içerisinde sürekli tartışmaların ve çözülemeyen çatışmaların var olması, ailenin stres-kaygı seviyesini yükseltir, aile ve evlilik fonksiyonlarında bozulmalara neden olur” diye konuştu.

“TARTIŞMALAR ÇOCUKTA ÖZGÜVEN KAYBINA NEDEN OLUYOR”

Avcı: “Çatışmalı bir evlilik hayatı, depresyon, anksiyete (kaygı) bozuklukları, madde kullanımı, cinsel problemler, çeşitli fiziksel rahatsızlıklar (kalp, mide rahatsızlıklar, tansiyon, cilt bozuklukları), öfke patlamaları, aile içi şiddet gibi pek çok sorunun sebebi olabileceği gibi, çocuklarda ve ergenlerde davranış problemleri de oluşturabilir. Özellikle çatışmalı evliliklerde çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, uyku bozuklukları, alt ıslatma, ders başarısızlığı, anne veya babaya bağımlılık geliştirme, ciddi özgüven problemleri, asosyallik ve ergenlerde ani öfke patlamaları, evden kaçma, anne-babaya karşı başkaldırı hatta anne-babaya şiddet uygulama gibi olumsuz ve yıkıcı davranışlar sıklıkla görülebilir. Bununla birlikte evlilik ilişkilerinde sürekli çatışma yaşayan ve çatışmaları genellikle hayal kırıklıkları, incinme ve küskünlükle sonuçlanan çiftler zamanla evliliklerinden aldıkları doyumu yitirirler. Eşlerin birbirine olan bağlılıkları ve güvenleri azalır. Oysa çiftin ve aile üyelerinin aralarındaki sorunları çözerek yaşamlarından aldıkları doyumu artırabilmeleri mümkündür” ifadelerine yer verdi.

Avcı, evlilikte sıklıkla yaşanan ve çatışmaya neden olan sorunları şu sözlerle sıraladı:

*Eşlerin çatışma ve problem çözme becerilerinde eksiklikler

*Evliliğe yönelik gerçekçi olmayan beklentiler

*Eşlerin aralarındaki iletişimin yetersiz veya hatalı olması

*Cinsiyet farklılıkları(kadınlar ve erkeklerin ilgi, davranış, alışkanlık vb. genel farklılıkları)

*Ekonomik sorunlar(mevcut paranın nereye harcanacağı, ne kadar para harcanacağı vb.)

*Akrabalara ilişkin sorunlar

*Çocukların büyütülmesi ve disiplini ile ilgili fikir ayrılıkları(eşlerden birinin diğerinin çocuğu şımarttığını düşünmesi)

*Eşlerin birbirlerine yeterince zaman ayıramamaları

*Eşlerden birinde alkol, uyuşturucu, kumar vb. bir bağımlılık bulunması

*Eşlerden birinin psikolojik sorunlarının olması

*Özel konular(aldatma-kıskançlık vb. problemler)

“TARTIŞMANIN GALİBİ OLMA GAYRETİNDEN SAKINILMALI”

Evlilik çatışmalarıyla başa çıkabilmek için sahip olunması gereken becerilerin açık iletişim, olumsuz düşünceleri kontrol edebilmek ve affedicilik olduğunu belirten Avcı, açık iletişimi şu sözlerle anlattı:

“Çoğunlukla eşler arasında çatışmaya sebep olan veya çatışmaları alevlendiren şey, ağızdan çıkan cümlelerin karşıdaki kişi tarafından söyleyenin niyetinden farklı bir şekilde algılamaktadır. Bunun nedenleri; Eşlerin tartışırken birbirlerini tam olarak dinlememeleri. Zihinleri birbirlerinin ne dediğini anlamaya çalışmak yerine, karşısındaki susunca kendisinin ne diyeceğini düşünmekle meşgul olmak. Tartışma esnasında birbirlerinin fikirlerini çürütmeleri gerektiği ya da her tartışmadan birinin galip çıkması gerektiği ön yargısıyla hareket etme. Ayrıca kişiler çok yorgun olduklarında, zihinlerini meşgul eden başka bir konu olduğunda veya ruhsal olarak kendilerini çok iyi hissetmedikleri zamanlarda birbirlerini daha fazla yanlış anlayabilmektedirler. Açık iletişimde önemli olan hususlar şunlardır: Karşısındaki zihnini okumaya çalışmadan fikirlerini ifade edebilmesi için onu can kulağıyla dilmemek. Peki, eşimizi daha iyi nasıl dinleyebiliriz; Eşiniz konuşurken onu bütün dikkatinizle dinleyin, ilginizi beden dilinizle de gösterin, eşinizle konuşurken dik oturup öne doğru eğilin, söylediği anahtar sözleri tekrarlayın ya da sürekli vurgulayın, bırakın, eşiniz sözünü tamamlasın, çözüm bulmaya değil, duyarlılık göstererek anlamaya çalışın. Tartışma esnasında olumlu tavrını korumak, suçlama ve eleştiriden uzak durmaya çalışmak. Tartışırken kendisinin ve karşısındakinin beden dilinin farkında olmak( göz iletişiminde kaçınmak-yüz buruşturmak gibi davranışlar karşıdaki kişi tarafından anlattıklarının onaylanmadığı şeklinde algılanır). Aynı fikirde olunmasa bile karşısındakinin neden böyle düşünüyor olabileceğini anlamaya çalışmak. Aynı fikirde olunmasa bile karşısındakinin fikirlerine saygı göstermeye gayret etmek.”

“EMPATİ YAPILMALI”

Olumsuz düşünceleri kontrol edebilmeyi aktaran Avcı: “Tartışma esnasında eşlerin esas konudan saparak birbirlerinin yetersizlikleri ve zayıf yönleri üzerinde odaklanırlarsa tartışma daha acı verici ve rahatsız edici olur bu sebeple eşler birbirlerini olumsuz yönleri değil olumlu tarafları üzerinde durmaları. Olaya Karşınızdakinin Gözünden Bakabilmek (EMPATİ): Empati bir kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini anlayabilmesi ve anladığını ona iletmesi sürecidir. Empati, etkili bir iletişimin olmazsa olmazıdır ve yaşamda pek çok açıdan olumlu katkılar getirir. Özellikle empatinin kişiler arası ilişkilerimizdeki yeri oldukça önemlidir. Tartışma esnasında taraflardan biri karşısındakinin haksız olduğunu düşünebilir. Ancak yine de mutlaka olaya bir de karşısındakinin gözünden bakmaya ve onun bakış açısını anlamaya çalışması gerekir” ifadelerini kullandı.

“KARŞILIKLI ANLAYIŞ VE AFEDCİLİK OLMALI”

“Her evlilikte yaşanan çatışmalar dolayısıyla zaman zaman eşler arasında incinmişlik ve kırgınlık duyguları meydana gelebilir” diyen Avcı: “Eşler yorgun, meşgul veya öfkeli olduklarında birbirlerine karşı daha az hoşgörülü davranırlar. Aslında tüm bu duygular gelip geçicidir. Eğer eşler duygularının zeminine birbirlerine duydukları bağlılığı yerleştirirse bu, ilişkilerini güçlü tutar ve birbirlerini affetmelerini kolaylaştırır. Çatışma durumlarında anlayış ve affedicilik çözümlenemediği takdirde ilişkide karşılıklı sevgi bağının gelişmesi mümkün olamaz.”

Avcı, tüm bu durum ve çatışmaların eşlerin kendi zeminlerinde çözemiyorsa bir uzmana danışmada fayda olduğunu sözlerine ekledi.